Akne Nedir, Akne Türleri Nelerdir ve Nasıl Tedavi Edilir?
Akne, yani sivilce sıklıkla ergenlerde görülen, ancak cildin maruz kaldığı pek çok olumsuz koşulda da ortaya çıkabilen bir sorundur. Akneler genellikle kendini deri altında beyaz ve siyah noktalar, kırmızı deriden kalkık ve üzeri beyaz iltihap görüntüsü içeren kabarıklıklar, nodüller veya deri içinde sert ve ağrılı, ağrısız sertlikler şeklinde göstermekte, çok yaygın bir deri hastalığı olarak ortaya çıkmaktadır. Aknelere en sık olarak kişinin yüzü, sırtı, göğsü, kolları, omuzları ve kalçalarında rastlanır. Akne oluşumu o kadar yaygındır ki, yaklaşık olarak gençlerin yüzde 85’ ini etkilemektedir. Genellikle aknenin ilk olarak ortaya çıkışı kızlarda 10 – 17, erkeklerde ise 14 – 19 yaşları arasında olabilir. Bununla yanında 20 veya daha ileri bir yaşta da sivilce sorununa rastlanabilir. Erkeklerde kadınlara kıyasla daha şiddetli seyreden aknelerin oluşumunda genetik özellikler, sağlıksız beslenme ve yaşam koşulları, olumsuz çevresel faktörler ve psikolojik sorunların rol oynadığı düşünülmektedir. Bazı kişilerde bu faktörlerin hepsi mevcutken, bazılarında ise sadece bir tanesi bile akne oluşumu için yeterli olabilir.
Akne neden olur?
Kişinin cildindeki yağ bezleri, deride folikül adlı içinde kıl kökünün de bulunduğu bir kanala açılmakta ve pore adı verilen gözeneklerden de derinin yüzeyine ulaşmaktadır. Keratinositler ise bu kanalın çevresini döşeyen hücrelerdir. İşte akneyi oluşturan faktörler bu foliküller içindeki normal dışı durumlardan, değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Aknelerin oluşumundaki temel faktörler ise; foliküler keratinizasyon, aşırı sebum salgılanması, androjenler, propionibacterium acnes şeklinde sıralanabilir. Ancak stres, oklüzyon ve baskı, yani uzun süreli olarak elini yüzüne dayamak, aknejenik mineral yağları, kozmetikler, güneş de akne oluşumunda rol oynamaktadır.
Foliküler keratinizasyon
Ciltteki yağ kanalını döşeyen bu hücrelerin kanal içine dökülmesi ve yapışkanlıklarının artması durumu anormal foliküler keratinizasyon olarak tanımlanmaktadır. Böyle bir durumda folikül, yani yağ kanalı tıkanır ve kanal içinde yağ, hücre atıkları birikir. Oluşan bu birikintiler de mikrokomedon adı verilen, halk arasında sivilce (akne) denen yapının başlangıcını oluşturur.
Aşırı sebum salgılanması
Kanalların, yani foliküllerin içinde bulunan yağ bezleri sebum adlı yağlı bir madde salgılamaktadır. İşte bu madde kanal boyunca ilerler ve folikülün deri ile buluştuğu gözeneklerden dışarı atılmaktadır. Kişinin yağ bezlerinin sebum salgısının fazla artması durumunda kanaldan salgılanan yağ ve kanaldan atılan ölü deri hücreler ile birleşerek derinin gözeneklerini tıkar. Bundan dolayı da bu kanalda bakteriler ürer. Burada üreyen bakterilerin ürettiği kimyasal maddeler yağ bezinde iltihaplı reaksiyonu teşvik eder ve böylelikle kanalın duvarı çatlar. Derinin içinde sebum, bakteri ve ölü hücrelerin dağılması ise deride kızarıklık, şişme ve iltihabi reaksiyona neden olur.
Deride sebum üretimi ve salgılanması çeşitli hormon ve aracı kimyasal maddeler tarafından düzenlenir. Normal şartlar altında androjen hormonları sebum üretimi ve salgılanmasını arttırmaktadır. Ancak vücudunda androjen değerleri normal seyreden pek çok birey de akne şikayeti yaşayabilir. Zaten vücutta yağ bezlerinin çalışmasını düzenleyen tek hormon androjen değildir. Bu bağlamda büyüme hormonu ve insülin gibi birtakım başka ajanlar da yağ bezinin fonksiyonlarının düzenlenmesinde etkili olduğundan akne oluşumuna da sebep olabilir.
Androjenler
Androjenler, hem kadınlarda hem de erkelerde bulunmakla birlikte erkeklerde daha yoğun olarak var olan hormonlardır. Bu hormonlar yağ bezlerinden daha çok ve farklı kompozisyonda yağ üretimini arttırmaktalar. Yağ üretimi artınca da tıkanmış olan folikül içinde yağ birikimi artar, bu şekilde sivilce öncüsü lezyonlar meydana gelir.
Propionibacterium acnes
Derinin yüzeyinde bulunan ve sivilce oluşumunda aktif rol oynayan bakteri türüdür. Propionbacterium, pek çok akne lezyonunda görülen bir mikroaerofil organizmadır. Normalde cilt yüzeyinde de bulunan bu bakteri, çok erken akne oluşumlarında etkin değilken, daha ileri lezyonlarda neredeyse her akne oluşumunda rol oynamaktadır. Deride propionbacterium bulunması çeşitli mekanizmalarla enflamasyonu artırmaktadır. Bu bakteri birikmiş olan yağ tıkacına vardığında, orada bulunan lipitleri yağ asidine çeviren lipaz adlı enzimler salgılar. Bu durum da birtakım sitokinlerin ortaya çıkmasını tetikler ve inflamatuar, yani iltahabi bir durum ortaya çıkar. İşte bu karmaşık etkileşim ile şişen folikül duvarı yırtılır ve yağ, yağ asitleri, keratin, bakteriler derinin alt katmanına girer. Böylelikle bu alanda yabancı cisim reaksiyonu oluşur, deride yırtılma ve şiddetli inflamasyon sonucu akneler ortaya çıkar, hatta kalıcı izler, yaralar oluşabilir.
Akne oluşumunu tetikleyen faktörler nelerdir?
- Bazı rahatsızlıkların tedavisi için kullanılan; Lityum, Hidantoin, İzoniazid, Glukokortikoidler, Oral kontraseptifler, İyoditler, Bromidler, Androjenler, Danazol gibi ilaçlar,
- Aşırı yoğun stres,
- Kişinin uzun süreli olarak elini yüzüne dayayarak durması,
- Akneyi tetikleyen mineral yağlar,
- Sağlıksız kozmetik ürünler,
- Korumasız şekilde güneşe maruz kalmak
Aknede oluşan deri lezyonları nelerdir?
- Komedonlar: Açık olanlar siyah, kapalı olanlar beyaz nokta şeklindedir.
- Papüller ve papülopüstüller: Deriden biraz yüksekçe kırmızı kabarcıklardır.
- Nodüller veya kistler: 1 ile 4 cm çaplarında yinelenen foliküler yırtılmalar ve inflamasyonla yeniden kuşatılma, apse oluşumu ve yabancı cisim reaksiyonundan kaynaklanabilmektedir.
- Sinüsler: Tek nodüller ve kistler çizgisel tepecikler ve kordon oluşturmak için birleşmiş akıntılı kanallardır.
- Skarlar: Genellikle çukurcuk veya kabarıklık şeklinde olan akne izleridir.
Akne lezyonlarında özel formlar hangileridir?
- Akne konglabata: Daha çok vücutta ortaya çıkan, yüzde daha nadiren görülen şiddetli, kistik akne türüdür. Bu türde birleşmiş nodüller kistler, apseler ve ülserasyon bulunur ve kendi kendine iyileşmesini beklemek zaman alıcıdır.
- Akne fulminans: Genellikle 13 – 17 yaş civarındaki erkeklerde görülür. Aniden irinleşme ve her zaman yara oluşumunun eşlik ettiği kistik akne türüdür. Akne fulminans vakalarında vücutta kırgınlık, yorgunluk, ateş, eklem ağrıları, kan sayımında değişim olur.
- Tropikal akne: Tropikal iklimlerde yaşayanların vücut ve kalçalarında genellikle şiddetli kıl kökü iltihabı, inflamatuar nodüller ve akıntılı kistler ile seyreden akne olur.
- Yüz ödemiyle birlikte akne: Yüzün orta hattında dirençli, şekil bozucu ödem oluşmasıdır. Bunlar kızarık olabilir ya da olmayabilir, ancak hepsinde taş gibi bir sertleşme olur.
- Yetişkin kadınlarda akne: Genellikle düzensiz adet kanaması ile beraber kıllanma olmuş bir kadında dirençli akne oluşumu, hormonsal açıdan değerlendirilmeyi gerekli hale getirir.
- Dirençli akne: Kişinin yaşadığı birtakım hormonsal bozukluklardan kaynaklı olarak ortaya çıkabilir.
- Akne ekskoriye: Daha çok sıkıntılı psikolojik problemleri olan hastalarda şiddetli kaşınmaya bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Akne ekskoriye, çoğunlukla genç kadınlarda psikolojik problemler sebebiyle oluşan yaygın deri ve mukozada lezyonlar ve yara izlerinin eşlik ettiği hafif akne türüdür. Bu vakalarda hastaların çoğu kişilik bozukluğu, psikolojik stres veya obsesif-kompulsif bozukluk, vücut dismorfizmi gibi psikiyatrik hastalıklarla da mücadele etmektedirler. Bu bağlamda hem deri lezyonlarının semptomatik tedavisi hem de psikolojik destek alınması gerekmektedir.
- Neonatal akne: Neonatal dönemde, yenidoğanlarda ve bebeklerde görülen akne türüdür. Genellikle burun ve yanaklar üzerinde ortaya çıkar ve geçicidir.
- Meslek aknesi: Kişilerin katran gibi kesme yağları ve klorlu hidrokarbonlara maruz kalmaları durumunda meslek aknesi ortaya çıkar. Büyük siyah nokta şeklindeki oluşumlar, inflamatuar cilt lezyonları ve kistler meslek akneleri arasında sayılır. Bunlar sadece akneye eğilimli yerlerle sınırlı kalmaz, diğer vücut bölgelerinde de görülebilir.
- Klor aknesi: Kişinin elektriksel iletkenler, böcek ve bitki öldürücülerde bulunan klorlu aromatik hidrokarbonlara maruz kalmaları durumunda klor aknesi oluşmaktadır.
- Kozmetik aknesi: Ciltteki gözenekleri tıkayan kozmetik ürünler sebebiyle oluşmaktadır.
- Pomad aknesi: Akneye yatkın kişilerde merhem (pomad) bazında nemlendirici ve güneş kremi kullanımı sonrası oluşmaktadır
- Mekanik akne: Yaptığı iş gereği sürekli ya da uzun süreli olarak kask takması gereken kişilerde kaskın baskısına bağlı olarak alında ya da elini yüzüne dayama alışkanlığı olan kişilerde yüzde oluşan aknedir.
Akne sorununda hangi laboratuvar incelemeleri yapılır?
Akne sorunu ile uzmana başvurulduğunda eğer bir hormonsal bozukluk şüphesi olursa, kişinin vücudunda serbest testosteron, folikül stimüle edici hormon (FSH), luteinize edici hormon (LH), DHEAS hormon düzeylerine bakılır ve bunların sonuçlarına göre hiperandrojenizm ve polikistik over sendromu varsa tespit edilir, tedavi sürecine girilir.
Akne nasıl tedavi edilir?
Ciltte akne, yani sivilce oluşumu kesinlikle tedavi edilebilir bir sorundur. Bu sebeple de tıbbi müdahale yapılan hastanın endişelenmesine gerek kalmaz. Akne oluşumunda psikolojik etkenlerin de rol oynadığı düşünülmeli, aknenin var oluşunun yarattığı psikolojik etki de hesaba katılmalı ve bu bağlamda her hastada ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Akne tedavisi sorunun nelerden kaynaklandığı ve ne şiddette olduğuna göre her hasta için farklı planlanmaktadır. Akne tedavisinin amacı; foliküler tıkacı ortadan kaldırmak, sebum üretimini azaltmak ve bakteriyel üremeyi tedavi etmektir.
Sivilce oluşumunda rol oynayan etkenler ve sivilcenin türüne göre tedavide birtakım lokal kremler, ilaç ve jeller, a vitamini türevi ilaçlar ve ciltte sivilce oluşmasına sebep olan mikropları öldüren antibiyotik ilaçlar kullanılabilir. Akne tedavisinde sorunun şiddet ve derecesine göre farklı tedavi alternatifleri bulunmaktadır. Bu bağlamda etkin tedavinin sağlanabilmesi için hastanın sabırla ortalama 4 – 6 ay kadar tedaviyi sürdürmesi gerekebilir. Bu hususta en önemli olaylardan birisi sabırlı olmaktır.
Sivilce tedavisi konusunda toplumdaki hemen herkesin bir ya da birkaç fikri bulunmakta ve bunların çoğu da bilimsel temellere dayanmamaktadır. Bu bağlamda akne tedavisi için evde yapılan veya doktor olmayan kişilerce tavsiye edilen, bilimsel dayanağı olmayan yöntemlere başvurmamak çok önemlidir. Özellikle de dermatoloji uzmanı olmayan kişilerin çalıştığı güzellik salonlarında uygulanan yöntemler kesinlikle tedavi edici değil, hatta sorunu daha da kötüleştirebilir.
Sivilcelere sebep olan etkenlerden birisi de sağlıksız kozmetik ürünlerin kullanımı sonucunda bunların gözenekleri tıkamasıdır. Aynı bağlamda yine akneleri yok ettiği iddiası ile satışa sunulan kozmetik ürünlerin de yağ kanallarının içine girerek mikropları öldürme ve akneleri yok etme gibi etkileri kesinlikle yoktur. Akneden muzdarip olan kişiler sağlıklı bir tedavi ve en kısa sürede sonuç almak için kesinlikle bir dermatoloji uzmanına başvurmalılar. Bu bağlamda cilt doktorunun tercih edeceği tedavi yolu aknenin tipi ve şiddetine göre değişecektir. Bir kişinin akne sorununda işe yarayan ilaç başka bir kişide işe yaramayabilir. Tedavinin kişisel olduğu da unutulmamalıdır. Sivilce tedavisi için uzmana başvuran kişi, kullandığınız makyaj malzemeleri, losyonlar ve ağız yoluyla aldığı ilaçları da doktora bildirmelidir. Zira akne sorunu bunların birinden kaynaklanıyor olabilir.
Unutulmamalıdır ki; akne etkili bir şekilde tedavi edilebilir bir sorundur. Ancak tedavi süreci kesinlikle yavaş ilerlemektedir. Akne tedavisinde gözle görülür bir iyileşme 2. ayda başlayacak ve 4- 8 ay sürecektir. Bir de özellikle tedavinin ilk ayında aknelerin sayıca artması gibi durumların söz konusu olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.
Akne tedavisinde yan etkilere dikkat edilmelidir!
Orta ve şiddetli akne sorunlarında, krem tedavilerine yanıt vermeyen hastalarda ya da krem tedavisini tolere edemeyen hastalarda, iz bırakma eğilimi gösteren akne vakalarında sıklıkla tablet tedavisi, yani hap ile tedavi uygulanmaktadır. Tablet tedavileri içinde antibiyotik içeriği olan ilaçların yanında, özellikle androjen artışı gösteren akne sorununda hormonsal tedavi ve doğum kontrol hapları ya da sentetik A vitamini türevi olan tabletler bulunmaktadır. Bunların da geçici de olsa yan etkilerinin bulunduğunu söylemek mümkündür.
Günümüzde akne tedavisinde yüzde 70 – 80 oranında iyileşme sağlayan etkili bir tedavi ajanı olarak İsotretinoin, sıklıkla kullanılmaktadır. Bu ilaçla akne lezyonlarında tam veya tama yakın bir iyileşme sağlanabilir. Ancak bu tedaviyi alan hastaların % 5’i gibi bir bölümünde tedavinin başladığı ilk dönemlerde aknelerde artış, ekstra bir alevlenme görülebilmektedir. Bunun yanında İsotretinoin, teratojenik yani gebelerde bebeğe zararı olan bir ilaçtır ve gebelikte kesinlikle sakıncalıdır, hatta bu ilaç kullanıldığı dönemde hastalara kesinlikle gebe kalmaması öğütlenir. İsotretinoinin deri ve mukozaya ait yan etkileri oldukça sıktır. Bu ilacın en hafif yan etkilerinden birisi dudaklarda kuruluktur ve hastaların yüzde 98-99’unda görülmektedir. Bunların yanında gözde kuruluk da sık rastlanan yan etkiler arasındadır. Akne tedavisinde İsotretinoin kullanıldığında hastaların sabit aralıklarla takip edilmesi ve tedavinin başlangıç döneminde her ay kan tahlillerinin yapılması önem arz etmektedir.
Sigara içmek akne oluşumuna neden olur mu?
Sigara, tüm vücut fonksiyonlarına ve organların tamamına zarar vermektedir. Bu bağlamda pek çok cilt sorununa da yol açtığı bilinmektedir. Sigaranın akneye yol açabildiği ve özellikle de kadınlarda sigara kullanımının “Non inflamatuar” türde akneye neden olduğu tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalara göre sigara içmeyenlerde akne görülme sıklığı yaklaşık yüzde 9 iken, sigara içenlerde bu oran yaklaşık yüzde 41 civarındadır.
Güneş banyosu akneleri iyileştirir mi?
Güneş banyosunun akne türlerinin çoğunda iyileştirici etki gösterdiği, ancak ’sinde daha da kötüleşmeye sebep olduğu bilinmektedir. Akneli kişi rutubetli bölgelerde bulunursa ve fazla terlerse güneş banyosu da işe yaramayacak, cildin gözenekleri daha çok kapanacaktır.
Akneye sebep olan yiyecekler var mıdır?
Paketli hazır gıdaların, fazla şekerli, yağlı, tuzlu, asitli besinlerin akneyi arttırdığı düşünülmekteler. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sağlıklı bir cilt oluşumuna katkı sağlayacağı bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, doğru bir şekilde tedavi edilen akne sorunu için ekstra bir diyete gerek yoktur. Fakat doktorun önermesi durumunda daha sağlıklı besinler tercih edilerek cilt sağlığı korunabilir.
Akne tedavisi ne zaman bırakılmalı?
Yukarıda da anlatıldığı üzere akne tedavisi uzun süreli bir tedavidir. Tedaviyi yürüten doktor, ilacın yeterli olduğunu, bırakılması gerektiğini söyleyinceye kadar ilaç bırakılmamalıdır. Zira pek çok hasta cildinde iyileşme gördüğünde tedaviyi aniden kestiği için ilerleyen haftalarda akneler tekrar alevlenebilmektedir. Bu bağlamda ilaçların doktor kontrolünde kullanılması ve ancak doktor söylediğinde bırakılması önemlidir.