Düzenli Koşmanıza Rağmen Zayıflayamıyor Musunuz?

Mevsimlerden ister yaz olsun, ister kış, isterse bahar her daim bir zayıflama, daha fit olma hevesimiz var değil mi? Neden daha iyisi olmasın, neden daha fit bir görünüme kavuşmayalım ki? Bu amaçla internet ortamında, sosyal medyada, güzellik dergilerinde, televizyon programlarında bulunan sayısız içeriği okuyor, izliyor ve bunları günlük yaşamımızda uygulamaya çalışıyoruz. Peki, ne kadar başarılı olabiliyoruz? Herkesin metabolizması kendine has özellikler barındırıyor ve her diyet, her egzersiz programı herkeste aynı etkiyi yaratmıyor. Son günlerde yeniden moda olan koşma önerileri de tam da bu şekilde işliyor. Yani bazıları koşarak incecik oluyorken, bazılarının kilosunda hiçbir değişiklik olmayabiliyor. Peki, ama neden?

Koşmak zayıflatır mı?

Sağlıklı yaşam önerileri veren her uzman öncelikle yürümeyi, kimi zaman da koşmayı yaşamın bir parçası haline getirmeyi öneriyor. Uzmanlar; kalp sağlığının, vücudun genel sağlığının iyi olması için mümkünse her gün ya da en azından haftada 3 gün yaklaşık 40-45 dakikasına koşmanın ve yürümenin önemli olduğunu belirtiyor. Çünkü bu sayede damar sistemi, ortopedik eklem sistemi ve en önemlisi de yaşamsal olan kalp sağlığı korunabilir. Yeterince ve doğru şekilde yapılan koşu nabız atımını yükselttiği için vücuttan birçok toksik ve zararlı maddenin atılımını ter yolu ile sağlıyor, karın kaslarını güçlendiryor ve elbette ki zayıflamaya yardımcı oluyor.

Yürüyüş mü koşu mu daha sağlıklı?

Yürüyüş, hemen her yaştan herkesin yapabileceği ve koşuya göre daha risksiz, daha sağlıklı bir egzersizdir. Elbette ki, yürüyerek kat edilecek mesafe koşarak çok daha kısa sürede alınabilir ve aynı sürelerde koşu yürüyüşten daha fazla kalori yakmayı sağlar. Ancak formda kalmak için tempolu yürüyüş yerine koşuyu tercih edenlerde koşmak vücudu strese sokabiliyor. Maalesef ki vücudun strese girmesi de zayıflamayı engelleyebiliyor. Tempolu yürüyüş koşuya göre çok avantajlıdır. Çünkü koşmak bir stres yaratıcı unsur olduğundan vücutta kortizon düzeyini arttırıyor ve yüksek kortizon da kilo almak demektir. Koşuya başlandığı ilk zamanlarda hızlı kilo verilebilmekle birlikte ilerleyen zamanda kendini bir sonraki koşuya hazırlamak isteyen vücut daha fazla yağ depolama ihtiyacı hissediyor. İşte bu sebeple de koşanların vücudu daha fazla yağ depolama eğiliminde oluyor, kilo vermek zorlaşıyor. Ayrıca koşarken kişinin eklemlere, kaslara, kıkırdaklara zarar verme riski de yüksektir. Profesyonel anlamda deneyimli ve bilgili olmayanların sadece kilo verme amacıyla koşmaları ciddi sorunlara sebep olabilir.

Koşarken kilo verememe sebepleri

Koşmak, vücudu strese sokan bir egzersizidir ve strese giren vücut da yağ depolama eğilimi gösterdiğinden kilo vermek zorlaşabilir. Koşarken vücutta fazlaca salgılanan kortizon hormonu kilo vermeyi engellerken, bir de daha çok kilo almaya, vücutta yağ depolanmasına sebep oluyor.
Koşmak, çok kısa sürede yorulmaya sebep olduğundan her gün düzenli olarak koşmak çok da mümkün olamayabilir. Düzenli olarak yapılmadığında ise maalesef kilo verebilmek söz konusu olmaz.
Koşan kişi, çok fazla kalori harcadığını, çok fazla efor sarf ettiğini düşündüğünden koşudan sonra normalden biraz daha fazla yeme eğilimde olabileceği için kilo veremeyebilir.
Koşu, amatör şekilde yapıldığında uzun süreli olarak, aylarca yapılabilen bir spor dalı değildir ve aşırı yorucudur. Kilo vermek isteyen kişilerin de birkaç gün ya da birkaç hafta değil, çok daha uzun süre boyunca düzenli olarak spor yapması gerekir. Bu bakımdan koşan kişi ilk zamanlar kısa sürede kilo verirken, bundan kısa sürede vazgeçebilir.
Kilo verme sürecinde zun süre aynı diyeti yaptığınızda nasıl kilo vermeniz zorlaşır, farklı diyetler ile vücudu şaşırtmak gerekirse, spor yaparken de hep aynı rutinde kalırsanız kilo verme süreciniz yavaşlar. Arada vücudu şaşırtan spor programları oluşturup sadece koşu ile devam etmemek gerekir